
Antropoloji Nedir, Neden Öğrenmeliyiz? – Osman Osmanov
Antropoloji halk arasında çoğu zaman ırk bilimi olarak bilinse de, gerçekte Antropoloji insan bilimi demektir. Anthropo(insan) ve logy(açıklamak) sözlerinin birleşiminden oluşmuştur. İnsan çeşitliliğini inceleme merakı yakın dönemde oluşmadı ama eski dönemlerdeki etnografik araştırmalara karşın bilimsel antropoloji 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır.
Antropoloji’nin amacı doğal olguları betimlemek ve açıklamaktır. Antropolojinin insan türünü araştırırken asıl yöneldiği şey kültürdür. Kültür kısaca, bir toplum üyelerinin dünyalarıyla ve birbiriyle ilişkilerinde kullandığı ve öğrenme yolulya bir kuşaktan sonraki kuşağa aktarılan ortak inanç, değer, adet, davranış ve maddi nesneler sistemidir. Kültür içgüdüsel ya da kalıtsal değil de öğrenilmiş olan her davranış biçimini kapsar.
Antropolojinin dalları
Temelde 4 dala ayrılır: biyolojik, arkeoloji, dilbilimsel ve kültürel antropoloji.
Biyolojik Antropoloji
Biyolojik antropolojinin 3 merkezi inceleme alanı vardır.
İlki, türümüzün evrimsel tarihini yeniden inşa edilmesi ve soyumuzun diğer primatlardan ayrılmasına neden olan değişikliklerin betimlenmesi ve açıklanmasıdır. İkinci alan yaşayan insan toplulukları arasındaki biyolojik farklılaşmayı betimler ve açıklar; aynı zamanda genetik çeşitlenme ile çevre ya da kültürel etkenler arasından da ilişki kurar. Üçüncü alan ise primatolojidir. Primatoloji primatların ekolojilerini, evrimlerini ve toplumsal davranışlarının incelenmesini içerir.
Arkeoloji
Arkeoloji, maddi kültürle, yani insanların yarattığı mamuller ve mimari ile davranış arasındaki ilişkileri inceler. Arkeologlar insanın kültürel evrim süreçlerini, bu süreçlerin dünyanın farklı bölgelerindeki etkisini, önceki halkların yaşam tarzlarını ve bu yaşam tarzlarının değişimi inceler. Arkeologların araştırmalarını daha çok erken dönem (prehistoriya) kapsasa da yakın tarih de araştırılır.
Dilbilimsel Antropoloji
Dilbilimsel antropoloji kurumsal dilbilimle karşılaştırıldığında yazılı olmayan dillere, bir dilin içindeki farklılaşmalara, dilin toplumsal kullanımına öncelik vermesiyle farklılaşır. Dil antropologları bir dilin inşa ediliş ve kullanılış tarzlarını, insanların sesleri sözcükler, sözcükleri de anlamlı cümleler halinde bir araya getirme tarzlarını sistemli biçimde incelerler; dilin kökenini, dilin evrimini ve dil ile toplumsal ilişkiler arasındaki bağlantıyı keşfederler.
Kültürel Antropoloji
Kültürel antropoloji belirli çağdaş insan toplumlarının hem de insan kültürünün altında yatan örüntülerin incelenmesidir. Bu inceleme etnografya ve etnolojiyi içermektedir.
Etnografya
Sözcük anlamı “halklar hakkında yazmak” olan etnografya çağdaş toplumların incelenmesini ve birincil elden bilgi toplanmasını içerir. Etnograflar belirli bir kültürü incelerken o toplumda belli süre (bir yıl ya da belki daha fazla) yaşarlar, mülakatlar yaparlar. Bu alan araştırmaları sırasında toplumun ekonomik süreçleri (geçim tarzları), teknoloji, toplumsal örgütlenme (evlilik anlaşmaları, ailelerin örgütleniş tarzı ve akrabalık tanımları), siyasal davranış (anlaşmazlıkların çözülmesi, önemli kararların alınış şekli gibi meseleler) ve nihayet toplumun etrafını ve dünyayı açıklamada kullandığı dini, büyüsel veya bilimsel yöntemleri üzerine veriler toplanır. Etnograflar genel kültür incelemesi yapabilmekle birlikte, özel bir sorun üzerine de yoğunlaşabilmektedir.
Etnoloji
Etnoloflar, etnograflardan farklı olarak veri toplamanın ötesinde, bu verilei yorumlamaya ve açıklamaya çalışırlar. Etnoloji, toplumsal davranışı yöneten genel örüntü ve kuralların ortaya çıkartılmasıdır. Bu kuralları formüle etmek için etnograflar dünyanın farklı yerlerinden bir kaç kuşak boyunca elde edilmiş etnografik verileri kullanabilirler.
Antropoloğun bakış açısı
Antropolojiyi diğer toplum bilimlerden ayıran şey insanlığın doğasına ilişkin araştırmaların kapsayıcılığıdır. Bu ayırtedici özelliğin sonucu olarak antropolojik araştırmanın iki öncülü vardır: bütüncülük ve kültürel görecilik.
Bütüncülük
Bütüncülük hiçbir varlığın sadece parçalarının toplamı sayılamayacağını savunan bir felsefi görüştür. Bu ilke antropolojide yaşamın verili bir yönünün diğer yönleriyle ilişkileri içerisinde incelendiğini gösterir.
Malezyalı kadınları çalışan Carol Laderman şöyle yazmaktadır:
“Çocuk doğurma pratiklerinin tahlili, cinsiyet rolleri, evlenme ve boşanma kuralları, çocuk doğumunda görev alanların statü ve eğitimlerinin yanısıra, bu pratiktlerin bünyesinde yer aldığı tıp sisteminin araştırılmasını da içermelidir, (Laderman, 1983, s.1).
Bu ilke sayesinde antropoloji, toplumsal davranışın incelenmesini sosyoloji, psikoloji, tarih ve iktisat gibi alanlara bölen engelden kurtulmayı başarmaktadır. Burada en önemli hususlardan biri de araştırmacının diğer disiplinlerdeki önemli neden sonuç ilişkilerini görmezden gelme tehlikesidir ki antropoloji bu tehlikenin üstesinden gelmeye çalışır.
Kültürel görecilik
Antropolojik perspektifin ikinci önemli ilkesi de kültürel göreciliktir. Bu ilke, öteki kültürlerin adet ve inançlarını kişinin kendi kültürü içinde değil de, o kültürün bağlamında düşünmesini içerir.
Bu ilke bağlamında bazı konular tartışmalıdır. Sorun şu ki kültürel göreciliği temel insan haklarının çiğnenmesini haklı çıkarmada kullanabilir miyiz? Evrensel insan hakları adı altında kendi ahlak standartlarımızı diğer toplumlara dayatmakta mıyız? Bu ilkenin sebep olduğu bir ikilemdir ve antropologlar arasında farklı düşünenler vardır. Bazıları nesnel ve tarafsız kalma taraftarıyken, bazı antropologlar da bu duruşu sorgulamaktadır.
Antropolojide nesnellik ve bilim
Bazı antropologlar, bilimle ilişkilendirilen nesnelliğe ulaşmakla yükümlü olduklarını savunurken, bazı antropologlar da bu yaklaşımın her bireyin kendi kültürünün ürünü olduğu gerçeğini gözardı ettiğini düşünmektedir, yani tam anlamıyla nesnelliğin mümkün olmadığını savunuyorlar.
Bilim mutlak hakikatlerin arayışı ya da somut olguların derlenmesi değildir. Böyle olsa antropologlar bu çabaya girişmemekte haklı olurlardı; gerçekten de bu tarz bir bilim kimsenin işine yaramazdı. Bilim sadece dünya hakkındaki bilgi arayışıdır. Bilim, yaklaşık olarak doğru olanla ilgilidir, yeni açıklamalar ortaya çıkıncaya kadar yararlı olan açıklamalarla ilgilidir.
Yazar: Osman Osmanov
Kaynak:
Daniel G. Bates, 21. Yüzyılda Kültürel Antropoloji , (Çev. Suavi Aydın) , İstanbul Bilgi Üniversitesi , 2018.