Martin Rees ve Altı Rakam – Onur Kenan Aydoğdu

Martin Rees ve Altı Rakam – Onur Kenan Aydoğdu

Eylül 26, 2022 0 Yazar: bilimolog

      Evrenimizin, kontrol kolları, göstergeler ve tuşlarla dolu kocaman bir kontrol paneline sahip olduğunu düşünün. Her biri evrendeki bir konuyu yönetiyor. Bu ışık hızı olabilir, bir elektronun kütlesi olabilir ya da çekim kuvveti olabilir. Eğer bu ayarların birini birkaç derece bile değiştirirseniz evrenimiz bambaşka bir yer olurdu. 1 Yaşama elverişli bir evren pek çok açıdan özel olmalıdır. Her türlü yaşamın ön koşulları fizik yasalarına karşı hassastır. Büyük Patlama biraz olsun farklı şekilde cereyan etse bu koşullar ortaya çıkamazdı. Daha farklı şekilde cereyan edecek büyük patlamaların pek çoğu , atomları , kimya ve gezegenleri olmayan ölü doğmuş evrenlere yol verirdi. 2 Ve haliyle yaşam mümkün olmazdı.3 4

    Fizikçilerin hesaplamalarına göre, eğer fizik kanunları ve sabitleri bir parça bile farklı olsaydı, evren öylesi bir şekilde gelişecekti ki yaşam imkânsız olacaktı. 5 Britanya’nın Kraliyet Astronomu Martin Rees , Just Six Numbers (Tam Altı Rakam) adlı kitabında evrenin hassas ayarına yönelik pek çok parametreden altı rakama yer veriyor. Rees, evrenimize özellikle altı sayının hükmettiğini ve bu değerlerden herhangi birinin hafifçe değişmesi halinde evrenin büyük oranda değişik olacağını (, atomları , yıldızları , galaksileri, kimya ve gezegenleri vb. olmayan ölü doğmuş evrenler) ve bu evrenlerin yaşama elvermeyeceğini belirtir.

Martin Rees, fizik literatüründe hassas ayar olarak anılan, fizik sabitlerinin yaşama izin veren aralıklarının çok çok küçük olması ve bu sabitlerde yapılacak çok çok ufak değişikliklerin yaşamı olanaksız kılmasına aşağıdaki altı boyutsuz fiziksel sabiti örnek verir.6 7

1 – N, bir proton çifti arasındaki elektromanyetik kuvvetin kütle-çekim kuvvetine oranı yaklaşık olarak 10 üzeri 36’dır. Rees’e göre, eğer önemli ölçüde daha küçük olsaydı, yalnızca küçük ve kısa ömürlü bir evren var olabilirdi.(7) Elektrik kuvvetleri ile kütle çekim kuvvetleri arasındaki oran , kütle çekim kuvvetlerinin elektriksel kuvvetler yanında ne kadar zayıf olduğunu gösterir. Kütle çekim , verilen orandan daha küçük şiddette olsaydı, kozmik bulutların bir araya gelerek yıldızları oluşturması imkansızlaşırdı. Bir başka deyişle, kütle çekim kuvveti kozmik bulutların yoğunlaşması için yeterli olmazdı. Eğer daha şiddetli olsaydı, yıldızlar ve galaksiler bugün gözlenen büyüklüklerde oluşamaz, daha küçük olurlardı. Yıldız ve galaksiler arasındaki çekim kuvveti artacağından, evren, yıldızların ve galaksilerin çarpıştığı bir kaosa dönüşürdü. 8

2- Hidrojenden helyuma dönüşme miktarının bir ölçüsü olan Epsilon (ε), 0.007’dir: dört nükleon helyuma dönüştüğünde, kütlelerinin 0.007’si (%0.7) enerjiye dönüştürülür. ε değeri kısmen güçlü nükleer kuvvetin gücü tarafından belirlenir.9 ε 0.006 olsaydı, yalnızca hidrojen var olabilirdi ve atom çekirdeğini oluşturan nükleer kuvvetler , nötron ve protonları bir araya getirip çekirdeği oluşturamazdı böylelikle karmaşık kimya imkansız olurdu. Rees’e göre, eğer 0,008’in üzerinde olsaydı, tüm hidrojen Büyük Patlama’dan kısa bir süre sonra kaynaşmış olacağından, hidrojen olmayacaktı. Her halükarda, sayılardaki en ufak bir oynamayla birlikte, bildiğimiz ve gereksindiğimiz haliyle evren , yaşam artık var olmayacaktır. 10

3- Yaygın olarak yoğunluk parametresi olarak bilinen Omega (Ω), evrendeki yerçekimi ve genişleme enerjisinin göreli önemidir. Bu, evrenin kütle yoğunluğunun “kritik yoğunluğa” oranıdır ve yaklaşık 1’dir. Eğer karanlık enerji ve ilk metrik genişleme ile karşılaştırıldığında yerçekimi çok güçlü olsaydı, yaşam evrimleşmeden önce evren çökerdi. Yerçekimi çok zayıf olsaydı, yıldızlar oluşmazdı. 7 11

4- Yaygın olarak kozmolojik sabit olarak bilinen Lambda (Λ), karanlık enerji yoğunluğunun, karanlık enerji yoğunluğunun bir sabit olduğu gibi bazı makul varsayımlar göz önüne alındığında, evrenin kritik enerji yoğunluğuna oranını tanımlar. Planck birimleri açısından ve doğal boyutsuz bir değer olarak Λ, 10 üzeri −122 mertebesindedir.12 Bu o kadar küçüktür ki, bir milyar ışıkyılından daha küçük olan kozmik yapılar üzerinde önemli bir etkisi yoktur. Kozmolojik sabitin biraz daha büyük bir değeri, uzayın yıldızların ve diğer astronomik yapıların oluşamayacağı kadar hızlı genişlemesine neden olurdu. 7 13 Lambda (Λ) biraz daha güçlü olsaydı, yıldızlar, gökadalar ve yaşam ortaya çıkamazdı. 14

5- Q, büyük bir galaksiyi birbirinden ayırmak için gereken kütleçekim enerjisinin, kütlesinin eşdeğer enerjiye oranı, 10 üzeri −5 (1/100.000) civarındadır. Oran biraz daha küçük olsaydı evren, içinde yaşam olmayan bir gaz bulutundan başka bir şey olmazdı. Buna karşılık biraz daha büyük olsaydı, evrendeki maddenin büyük kısmı dev karadeliklere yem olurdu. 14

6- D, uzay-zamandaki uzaysal boyutların sayısı 3’tür. Rees’e göre eğer uzay boyutlarının sayısı 2 ya da 4 olsaydı yaşam var olamazdı. 7 14 Yapılan hesaplamalar gösteriyor ki atomlar sadece üç boyutta kararlı olabilirler. Bu da demek oluyor ki kimya ve yaşam sadece üç boyutta mümkündür. Evrenimiz , 3 yerine farklı bir boyut sayısına sahip olsaydı yaşam ortaya çıkamazdı. 15

Rees , ayrıcalıklı ve özel görünen bu tarifin , kendisine , sadece zalim bir gerçek olarak bir kenara itemeyeceğimiz temel bir gizem gibi geldiğini söylüyor. Evrenin ve dahilinde yaşamın var olmasının bu kadar hassas değerlere sahip olmasına kim kayıtsız kalabilir ve gizem olarak görmeyebilir ki?


Yazar: Onur Kenan Aydoğdu


Referanslar:

(1) Colin Stuart , Bir Nefeste Evren , s.216

(2) Martin Rees , Kozmostaki Evimiz , s.21

(3) Gribbin. J and Rees. M, Cosmic Coincidences: Dark Matter, Mankind, and Anthropic Cosmology p. 7,269,1989, ISBN 0-553-34740-3
(4) Davis, Paul (2007). Cosmic Jackpot: Why Our Universe Is Just Right for Life. New York, NY: Orion Publications. p. 2ISBN 978-0-61859226-5.

(5) Richard Dawkins , Tanrı Yanılgısı , s.141

(6)Jump up to:a b c Rees, Martin (May 3, 2001). Just Six Numbers: The Deep Forces That Shape The Universe (1st American ed.). New York, NY: Basic Books. p. 4.

(7) Lemley, Brad. “Why is There Life?”Discover magazineArchived from the original. Retrieved 23 August2014.

(8) Prof.Dr. Cengiz Yalçın, Evren ve Yaratılış , s.370

(9) Morison, Ian (2013). “9.14: A universe fit for intelligent life”. Introduction to astronomy and cosmology. Hoboken, N.J.: Wiley. ISBN 9781118681527.

(10) Bill Bryson , Hemen Her Şeyin Kısa Tarihi , s.15

(11) Sean Carroll and Michio Kaku (2014). How the Universe Works 3. End of the Universe. Discovery Channel.

(12) Barrow, John D.; Shaw, Douglas J. (2011). “The value of the cosmological constant”. General Relativity and Gravitation. 43(10): 2555–2560. arXiv:1105.3105Bibcode:2011GReGr..43.2555Bdoi:10.1007/s10714-011-1199-1S2CID 55125081.

(13) Jump up to:a b c Ananthaswamy, Anil“Is the Universe Fine-Tuned for Life?”. Public Broadcasting Service (PBS).

(14) Bilim ve Teknik, Tübitak, Ağustos, 2002 , s.46

(15) Enis Doko , Bilimsel Gizemler ve Yalanlar , s.294